Yu Zhong

“Kara Ejderha’nın reenkarnasyonu olan Yu Zhong, Cadia Nehir Toprakları’nı fethederek bir refah dönemi başlatmayı amaçlıyor.”
Yu Zhong, Kara Ejderha’nın gücünden doğan fatih, Ejderha Sunağı’nda gizlenen Ters Pul’un (Reverse Scale) mührünü kırarak Cadia Nehir Toprakları için yeni bir gelecek yaratmayı hedefledi. Ancak, ağabeyi Baxia tarafından yenildi ve dağlarda ölüme terk edildi. On yıllık zorlu eğitim ve seyahatten sonra Yu Zhong, kendini yeniden Ejderha Sunağı’nda buldu. Doğulu Savaşçılar’la yüzleşti, Ters Pul’un mührünü kırdı ve önceki Kara Ejderha’nın ölümüne neden olan Kötü Tanrı Lieh ile son bir savaşa girdi. Sonunda, sevgili arkadaşı Wanwan’ın yardımıyla gerçek benliğine kavuştu ve zafer kazandı. Artık Kara Ejderha’nın Ters Pul’u yenilendiğine göre, Yu Zhong fetih yoluna çıktı.

Ejderhanın Kükreyişi
Sonsuz Savaş döneminde, ejderha ırkının son temsilcileri olan Kara ve Beyaz Ejderha İkizleri, halklarını yok olmaktan kurtarmak için Cadia Nehir Toprakları’na bir yol açtı. Ancak bu yol, Kara Ejderha’nın kendisi de dahil olmak üzere birçok fedakarlıkla döşendi. Kötü Tanrı Lieh’in takibini durdurmak için yorgun düşen Kara Ejderha, son bir direniş gösterdi ve Lieh’i savaşta yuttu. Ancak bunu yaparken kendi kaderini de mühürledi.

Lieh, bin yıllar boyunca uykuya daldı ve Cadia Nehir Toprakları barış ve refah içinde yaşadı. İçeriden, Kara Ejderha’yı yavaş yavaş yozlaştırdı ve sonunda onu karanlığa sürükledi. Lieh’in etkisi altında, Kara Ejderha, karanlık gücünü genişletmek için Yin Yang Gözü’nü kullanmaya çalıştı. Ardından başlayan savaş, gökyüzünü bile sarstı. Sonunda, Beyaz Ejderha, Ejderha Sunağı’na dönüşerek yozlaşmış kardeşini yok etti. Savaştan sağ kalan tek Doğulu Savaşçı Baxia oldu.

O günden sonra, Kara Ejderha’nın adı tabu haline geldi ve Beyaz Ejderha, Büyük Ejderha olarak anılmaya başlandı. Otuz beş yıl önce, Baxia, Kara Ejderha’nın gücünün bir çocuk olarak yeniden doğduğunu öğrendi. Ancak Baxia onu bulduğunda, masum çocuğa zarar vermeye kıyamadı.

Baxia, ebeveynlerine oğullarının Cadia Nehir Toprakları’nı yönetme kaderi taşıdığını ve Büyük Ejderha’nın rehberliğini almak için Ejderha Sunağı’na götürülmesi gerektiğini söyledi. Gözyaşları içinde, çift bunu kabul etti ve çocuğa “Yu Zhong” adını verdi—bir gün göklere yükseleceği umuduyla.

Ejderha Sunağı’nda Yu Zhong, kısa sürede kendini güçlü bir savaşçı olarak kanıtladı. Ancak hızla büyüyen gücünün, ağabeyi Baxia için bir endişe kaynağı olduğunun da farkındaydı. Baxia için, özellikle bir zamanlar doğru yoldan sapmış Kara Ejderha’nın torunları söz konusu olduğunda, güçten daha önemli olan şey zihniyetti.

Zihnini geliştirmek için Baxia, Yu Zhong’u Cadia Nehir Toprakları’nda bir yolculuğa çıkardı. Yol boyunca Yu Zhong, gücünü ihtiyacı olanlara yardım etmek için kullandı ve ardında birçok kahramanlık hikayesi bıraktı. Yu Zhong, Baxia’nın ona göstermek istediği şeyi anladı ve acıların arasından parlayan insan ruhundan etkilendi. Ancak bu ilham verici anların ardında, acının doğasını sorgulamaya başladı.

Neden insanlar her zaman kurtarıcı kahramanlar arıyor? Onları sevdiklerini felaketten koruyamayacak kadar zayıf yapan şey neydi? Büyük Ejderha, Cadia Nehir Toprakları’nın pastoral bir rüyasına kapılmıştı. Toprakların koruyucuları olarak öğrencilerini görevlendirdi, böylece insanlar geçmişi unutup ilerleyebilirdi. Ancak eğer anlaşılmaz bir felaket ortaya çıkarsa, bu topraklara ne olurdu?

Kara Ejderha’nın gölgesi Yu Zhong’un gözlerinde büyümeye başladı ve ona ait olmayan kadim anıları fısıldayan açıklanamaz sesler duydu—Kara Ejderha’nın gücü, Yin enerjisiyle uyumlu olan gücü, onun doğuştan hakkıydı.

Yu Zhong, Kara Ejderha’nın gücünü geri almak ve dünyayı ideallerine doğru yönlendirmek için kaderini belirledi: insanlar, gelecekteki krizlere karşı Cadia Nehir Toprakları’nı savunabilecek savaşçılar olarak ateşle dövülmeliydi. Ve bu amaca ulaşmak için büyük fedakarlıklar gerekiyordu.

Bu yeni kararlılıkla Yu Zhong, Ejderha Ruhu’nun Yasak Bölgesi’ne girdi.

Baxia onu durdurmak için geldiğinde, Yu Zhong korku ya da tereddüt değil, bir özgürlük hissi duydu. İkisi hiçbir zaman aynı fikirde olmamıştı ve şimdi nihayet farklılıklarını bir yumruk çarpışmasıyla çözebilirlerdi.

İlk kez, iki öğrenci tüm güçleriyle birbirleriyle savaştı. Tecrübesiz olan Yu Zhong, sonunda Baxia tarafından dağın tepesinden aşağıya atıldı ve aşağıdaki yoğun ormanda kayboldu.

Yaralarından ölmek üzereyken, Yu Zhong en beklenmedik kişi tarafından kurtarıldı; Tang klanından neşeli bir genç kız olan Wanwan. İçindeki Beyaz Kaplan’ın gücünü fark eden Yu Zhong, başta onu bir tehdit olarak görüp ortadan kaldırmayı düşündü, ancak bu karanlık düşüncelerin kendisine ait olmadığını fark etti.

Yu Zhong’un iç çatışmasından habersiz olan Wanwan, ona bir arkadaş gibi davrandı. Yu Zhong ise ona zaman zaman bir ağabey olarak rehberlik etti. Yu Zhong’un ejderha idealleri, saf kalpli kız tarafından sürekli olarak aşındırıldı ve nihayetinde gerçek arzusu ortaya çıktı: fetih yoluyla, kötülükten uzak, herkesin çocuksu bir masumiyetle yaşayabileceği uyumlu bir dünya yaratmak.

Yıllar sonra, ruh ustası Luo Yi, Yu Zhong’u buldu ve onu yolculuğunun bir sonraki adımına götürdü. Ayrılmadan önce, Yu Zhong, gerçek benliğinin bir kısmını bir ejderha küresine mühürledi ve Wanwan’a dostluklarının bir işareti olarak sundu. Ardından Luo Yi ile birlikte kaderini yeniden teyit etmek için yola çıktı.

Cadia Nehir Toprakları’nda on yıllık bir seyahat ve eğitimden sonra, Yu Zhong bir kez daha içindeki mührü açmaya çalıştığı Ejderha Sunağı’na ulaştı. Luo Yi’nin hazırlıkları sayesinde, Doğulu Savaşçılar, sadece Kara Ejderha’nın torunlarının geçebileceği bir büyü çemberi tarafından engellendi.

Yu Zhong, nihayet bin yıldır mühürlü olan Ters Pul’u serbest bıraktı ve Kara Ejderha’nın korkunç gücünün tamamını uyandırdı. Ancak, bir zamanlar Kara Ejderha’nın ölümüne neden olan felaket—Kötü Tanrı Lieh—de mührün içinden çıkarak Yu Zhong’un kalbini, tıpkı Kara Ejderha’ya yaptığı gibi yozlaştırmaya niyetlendi.

Ancak Yu Zhong eski Kara Ejderha değildi ve duygularını ve kişisel arzularını terk etmeyecekti. Eğer gerçek benliğini bile koruyamazsa, dünyaya özgürlük sunmaya nasıl hakkı olabilirdi?

Yine de, bir tanrıyla irade çarpışmasına girmek bir ölüm fermanıydı. Sadece birkaç turdan sonra, Lieh, Yu Zhong’un iradesini sonsuza kadar ezmek üzereydi. Ancak bu kritik anda, ejderha küresinde bir sorun olduğunu hisseden ve onu kullanarak Ejderha Sunağı’nı bulan Wanwan, mühürü aşarak Yasak Bölge’ye girdi. Savaşa doğru koştu ve Yu Zhong’u durdurup onu gerçek benliğine döndürmeyi umuyordu.

Yaklaştığında, ejderha küresinden Yu Zhong’a doğru ani bir ışık patlaması yayıldı. Her şey onun planına göre ilerlemişti. Gerçek benliğini içeren ışık, Yu Zhong’a yeniden karıştı ve ona bir anlığına kontrolü geri kazandırdı. Bu an, Lieh’in bilincini bedeninden atmak için yeterliydi. Kötü Tanrı’ya karşı bu zaferle, Yu Zhong hak ettiği gücü elde ederken gök gürültüsü gibi bir kükreme saldı.

Wanwan’ın nezaketi ve masumiyeti, Yu Zhong’un hırslarının gerçekleşmesinde hayati bir rol oynadı. Onun kendisini bulacağını biliyordu ve Lieh’i yenmek için planında bilerek ona gerçek benliğinin bir kısmını verdi. Ancak kızın masumiyetini kendi amaçları için kullanmanın onu nasıl etkileyeceğini düşündü mü? Yoksa bu gerekli bir “fedakarlık” mıydı?

Bu soruların cevaplarını sadece Yu Zhong biliyordu. Ancak dünyanın bildiği şey şuydu:

O anda, Yu Zhong gerçekten Kara Ejderha olmuştu. Cadia Nehir Toprakları’na büyük bir değişim geliyordu, uzun zamandır ertelenmiş bir değişim.